25 Nisan 2013 Perşembe





    UYKUSUZLUK VE SIKINTIDAN



  
       Birkaç saat içinde tamamen amatör ve doğaçlama çekilmiş kısa film çalışmamız.


10 Nisan 2013 Çarşamba

                         Wristcutters A love Story - Bilek Kesenler Bir Aşk Hikayesi



         Hikayesini duyunca neden benim aklıma gelmedi diye gerçekten üzüldüğüm film. İntihar edenlerin başka bir dünya da tekrar hayat bulduğu bir dünya düşünün. Yıldızların, çiçeklerin, şakaların hatta gülümsemenin olmadığı yeni bir dünya. İşte filmin ana karakteri Zia sevgilisiyle yaşadığı ayrılığa katlanamaz ve intihar eder. Tabi bunu yaparken daha kötü bir dünyada tekrar uyanacağını hesaba katmaz. Zia bir barda insanların nasıl öldüğünü hakkında oyun oynarken tanıştığı Eugene ile bir yolculuğa çıkacaktır. Yolda yanlarına bir de otostopçu alarak kadroyu tamamlarlar. Bir anlamda farklı  gerçeklikte  bir yol filmidir. Bu yolda karakterle kendini ve aşkı daha yakından tanıyacaktır.   
        
       Mekan kullanımı açısından çok doğru tercihlerin yapıldığı bir film olmuş. Nirvana, Joy Division ve Gogol Bordello şarkılarıyla güzel bir harman yakalandığını düşünüyorum. Özellikle kendi özgün şarkısını çok sevdim. Gogol Bordello şarkılarının ve Eugene karakterinin yönetmen Goran Dukic'in kendi net imzası olduğunu düşünüyorum. Kısa filmleriyle ünlü Goran Dukic bu filmle birçok haklı ödül kazanmıştır. Umarım yakın zamanda yeni bir uzun metrajla daha karşımıza çıkar.



      
        Oyunculara gelecek olursak Zia rolünde oynayan Patrick Fugit bu rol için gerçekten uygun kişi. Melankolik ve bir o kadar masum bir karakter portresi çizmiş. Almost Famous filmindeki karakteri de benim iyiler arasındaydı. Shanny Sossamon filmde otostopçu kız rolünde oynamış. Benim üzerinde pek bir etki bıraktığını söyleyemem açıkçası. Bu tarz karakterlerin içinde kaybolup gitmeye mahkum bir karakter olduğunu düşünüyorum. Shea Whingham ve Tom Waits'a ayrı birer parantez açılmalı diye düşünüyorum. Kendide özgü gerçek bir karakter yaratan Shea Whingham filmin taşıyıcı kolonlarından biri. Tom Wait'ı küçük roller aldığı filmlerin neredeyse hepsinde çok beğenerek izledim ve bun filmde de hayal kırıklığı yaratmadı.
    
      Film, özellikle fikri gerçekten güzeldi. Eleştirilere gelince, filmin içinde bazı düşüşler ve kopukluklar vardı. Çok daha iyisi olabilirdi diyorum bu film için. Kopuklukların giderildiği, bazı konuların daha çok üstüne durulduğu şiirsel bir film olsa efsaneler arasına girmeye adaydı. Kendi melankolikliğinde kaybolmuş diyebilirim. Film için puanım  7/10

8 Nisan 2013 Pazartesi

 Umut Işığım - Silver Linings Playbook
      
         



          Film isimlerinin Türkçeye çevrimleri genelde basit ve sıradan olur. Umut ışığım ismi de basit dursa da belki de bu filme verilebilecek en güzel, en gerçek isim. Gerçek anlamda bir umut, hayata bağlanma hikayesi.
          Her insan kendi sınırları dahilinde acı çeker. Filmin başında akıl hastanesinde bulunan Bradley Cooper'ın, filmdeki adıyla Pat'in başından pekte hoş olmayan bir olay geçmiştir. Akıl hastanesinden çıktıktan sonrada başından geçen olayı saplantı haline getirir.Bu saplantı zaten zayıf olan aile bağlarını iyice germektedir. Tek amacı iyi bir insan olmak olan Pat bir gün Tiffany ile tanıştırılır. Tiffany rolünü oynayan Jennifer Lawrence, haklı oscar galibi, ikisi içinde yeni bir kapı kapı açar.
         Çılgın ve tuhaf karakter saplantılı romantik komedi denemelerinin üzerine gerçek, dağınık ve gerçekten acı çekmiş karakterlerini hikayesi izlemek gerçekten hoştu. Renkli saçlı umursamaz çılgın kız karakterinin, Eternal Sunsine Of The Spotless Mind isimli - bence kendi alanında en yukarıdaki filmlerden biri - filmde Kate Winslet'ın oynadığı Clementine karakterinden sonra gereğinden fazla kullanılması ciddi anlamda sıkıcı olmaya başlamıştı. Tam dozunda bir psikopatlıkla oynayan Jennifer ve yazar Matthew Quick'i gerçekten tebrik etmek gerekir. Özlenen klişelerden bazılarının ustalıkla kullanıldığı film benim için bu senenin de en iyi filmidir.
        Yönetmen hakkında bilgi verecek olursak David O. Russel kaliteli bulduğum bir yönetmendir. Üç Kral ve Dövüşçü, The Fighter en bilinen filmleridir. Özellikle The Fighter'da ayrı bir parantezi hak eden iyi bir filmdir benim gözümde. Gerçekçilikten uzaklaşmayan kamera kullanımı filmin içine bizi daha da sokuyor. Mekan seçimleri gayet olumlu.  Çektiği filmlerin yazım aşamasında bulunması da iyi filmler çekmesinin bariz sebeplerinden biri. Bence Umut Işığım filmi ile kendi zirvesini gördü. 
        Filmde Bradley Cooper ve Jennifer Lawrence'den başka Robert De Niro gibi bir efsane de var. Son dönemde filmsel kalitesi ciddi anlamda düşse de bunun kendisiyle alakalı bir sorun olmadığını bariz bir şekilde gösterdi bu filmde. Psikolojik sorunları olan kumara takıntılı, oğluna gereken önemi ilgiyi vermediği için vicdan azabı içinde olan babayı çok güzel oynadığını düşünüyorum.
        Film hakkında nacizane yorumlarım bu kadar. Filmi çok beğendiğim için bazı yerlerde objektif olamamış olabilirim ama bazı filmler bunu hak eder bu da benim için onlardan biri. Puanım 8.8 / 10

6 Nisan 2013 Cumartesi

     TIKANMA - CHOKE

        " Eğer bu kitabı okumaya niyetliyseniz vazgeçin. Kendinizi kurtarın. Televizyonda mutlaka daha iyi bir şeyler vardır. Burada anlattığım şeyler önce sizi kızdıracak. Sonra her şey daha da kötü olacak," uyarısı ile başlayan bir roman düşünün. Seks bağımlısı bir adam, alzheimer hastası bir anne ve enteresan ötesi arkadaşlar. Hayatta kalmak için restaurantlara gidip boğulma taklidi yapan Victor, kendisinin kurtaran kişinin tüm duygularını sonuna kadar sömürmektedir. Kara kaplı defterine onu boğulmaktan kurtaran kişileri not etmekte ve hergün bir şekilde onlardan gelen paralarla geçinmektedir. Annesinin hastalığından dolayı okuduğu tıpı bırakıp çalışmaya başlamıştır. Seks bağımlılığı, aile ve din üzerine bir Chuck Palahniuk romanı. 
      Filme gelecek olursak. Filmde ana karakter Victor'u Sam Rockwell canlandırıyor. Kitabı okumuş biri olarak söyleyebilirim ki güzel bir seçim olmuş karakter için. O rahatsız edici kişiye tam olarak veremese de yine de Sam Rockwell başarılı sayılabilir. Anne Ida rolünde oynayan Anjelica Huston




 bence çok çok yanlış bir seçim. Özellikle Flashback sahnelerinde başka bir oyuncu kullanılması çok daha iyi olurdu diye düşünüyorum.  Filmde Page Marshall rolünü ise Kell McDonald oynamakta ve kısmen başarılı sayılabilir. Filmde mekan seçimlerinin son derece başarısız olduğunu düşünüyorum. Oyuncu Clark Gregg'in ilk film denemesi olan Tıkanma Sundance film festivalinde jüri özel ödülünü almıştır. Bence herhangi bir ödülü hakeden bir film değil.
      Kitapta kilit noktaları oluşturan birçok konuya filmde hiç değinilmemiş olması, kurgudaki zayıflık bu filmi pekte çekici kılmıyor. Özellikle anne Ida'nın ideolojisi hakkında neredeyse hiç bir bilgi verilmiyor. Victorun yakın arkadaşı Denny sonradan ekleme bir karakter gibi amaçsız kalmış. Bir başyapıt çıkabilecek bu hikaye Clar Gregg'in ellerinde ikinci sınıf bir Amerikan filmine dönüşmüş. Film Imdb de 6.5 alsada benim filme puanım : 5.5 / 10 o da hikayeye olan saygımdan.